Abdullah Özdemir: Mersin tarım ve gıdada potansiyelini yansıtamıyor
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, 2023 yılında Mersin’den 17 firmanın Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçısı listesine girdiğini belirten Abdullah Özdemir, bu firmaların 12’sinin tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini ve Mersin ekonomisi açısından önemini açıkça ortaya koyduğunu kaydetti.
Özdemir, “Ancak ilimiz tarım ve gıdada sahip olduğu potansiyeli hem hasılasına hem de ihracatına tam olarak yansıtamıyor. Veriler de bu durumu doğruluyor. Türkiye, 2010 yılında 70 milyar dolar tarımsal hasıla ile en yüksek değere ulaşmıştı, ancak bu rakam kademeli olarak azalarak 45 milyar dolara kadar geriledi.
Bugün gelinen noktada ise 68,5 milyar dolar seviyesine ulaşabildik. Mersin’in tarımsal hasılası aynı dönemde 2,5 milyar dolardan 2,2 milyar dolara düşerek yüzde 12 değer kaybetti. Üstelik, bu dönemde ülke nüfusu yüzde 17, Mersin nüfusu ise yüzde 19 arttı. 2010’dan bu yana Türkiye genelinde tarım alanları yüzde 2 daralırken, Mersin’de yüzde 14 düştü ve Mersin’in bitkisel üretim değeri dolar bazında yüzde 30 geriledi” diye konuştu.
“Coğrafyaya uygun verim planlaması yapılmalı”
Bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek için, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarımsal üretimin planlanması hususunda attığı adımları çok değerli bulduklarını vurgulayan Özdemir, “Beklentimiz, yeni üretim planlamasının ilk aşamada Mersin’in güçlü olduğu meyve ve sebze sektöründeki konumunu korumaya ve geliştirmeye öncelik vermesidir.
İkinci aşamada ise, Ticaret Bakanlığımız ve sektör bileşenleri ile koordinasyon içinde, iklim, toprak, topoğrafya ve su kısıtı gibi coğrafyamızın temel özelliklerini esas alarak, dünya ticaretinde göreceli olarak üstünlüklere sahip ürünler ile ürün desenimizi genişletecek ve pazar çeşitliliğimizi artıracak politikalar üretilmelidir.
Örneğin, avokado için dünya genelinde 8,5 milyar dolarlık bir pazar var. Benzer nitelikte ürünlerden mango ve kivi için 4’er milyar, ananas ve ahududu için de 3’er milyar dolarlık ticaret hacmi bulunmaktadır. Coğrafyamıza uygun ve birim ihracat değeri yüksek bu tür tropikal ve subtropikal ürünlerle topraklarımızdan azami verim alınmalıdır. Bu dönüşümün gerçekleşmesi ve teşviki için Bakanlığımız tarafından pazar araştırması desteği verilmelidir” ifadesini kullandı.
“Markalaşma ile rekabet gücümüzü artırabiliriz”
On İkinci Kalkınma Planında tarım ve gıda sektörü için ‘Ürün çeşitliliği ve markalaşma ile uluslararası rekabetçiliğin artırılması sağlanarak ihracat gelirleri artırılacaktır’ vurgusunun yapıldığına dikkat çeken Özdemir, “Bu doğrultuda, ilgili Bakanlıklarımızdan olumlu adımlar atmalarını arzu ediyoruz. Bilhassa markalaşma yönünde uygulanacak politikalar ile uluslararası pazarlarda rekabetçi gücümüzü artırabiliriz” açıklamasında bulundu.
Özdemir konuşmasını şöyle sürdürdü: “İlimizin tarımsal üretimini, bitkisel üretim değerini, tarımsal hasılasını ve tarımsal ihracatını artırarak sahip olduğu potansiyeli daha güçlü bir şekilde hayata geçirmek için önümüzdeki yılları bugünden planlamalıyız. Devletimizden beklentimiz, üretilen ve ihraç edilen her bir ürünü milli servet olarak görmesi ve bu amaç doğrultusunda önerilerimizin dikkate alınarak karşılık bulmasıdır. k